HT yazarı Nagehan Alçı, "Okulları kapalı tutarak bir nesli mahvetmek üzereyiz" başlıklı yazısının son paragrafında "Öğretmenler olduğu yerden uzaktan eğitime devam ediyor. Onlar da farkında uzaktan eğitimin neredeyse hiçbir geri dönüşünün olmadığının. Ne sınav var, ne sağlıklı bir kontrol. Hele Anadolu’da, köylerdeki durumu unutun! Ama öğretmenler de öğrenciler de okulsuzluğa, rahata alıştı sanki… Hakikaten isyan ediyorum! Okulları açmaya ne zaman öncelik vereceğiz?” demiş… Hanımefendi demek istemiş ki; “Öğretmenler yattıkları yerden para kazanıyor!” Bu nasıl mantıktır, bu nasıl bir aymazlıktır ki, kendisinin şansında annesinden-babasından sonra en çok hakka sahip öğretmenlerini bile utandıracak sözlerle öğretmenlere ithamlarda bulunuyor. Güya okulların açılmamasına isyan ediyor. Hadi canım sende… Okulların kapanmasının ve uzaktan eğitimin sorumlusu öğretmenlermiş gibi bir yaklaşımla öğretmenleri töhmet altında bırakacak eleştirilerde bulunuyor… Sonra “özrü kabahatinden büyük bir açıklama” ile öğretmenlerden özür diliyor. Çok net bir şey söylemeliyim ki, bizim inancımızın temellerinde Hz. Ali’nin, “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” felsefesi varken, salgının ve kapanmanın sorumlusu öğretmenler gibi bir değerlendirmeye sebep olabilecek ağır sözler son derece yakışıksızdır.
+++
Öğretmensiz ve öğrencisiz okul beton yığınıdır…
Zaman zaman bu sütunlarda beş öğretmen babası olduğumla iftihar ettiğimi dile getirmekten çekinmem. Yüzlerce öğretmen dostum olmuştur. Eğitim hayatımda yer alan öğretmenlerimi her zaman hayırla yad ederim. Öğretmenlik mesleği dünyanın en önemli ve en değerli mesleklerinden birisi hatta birincisidir. Bugün muhtaç olduğumuz, doktorundan, sağlık memuruna, hemşiresinden, ebesine koca bir sağlık ordusunu yetiştirenler öğretmenlerdir. Mühendisleri, hakimleri, avukatları, iktisatçıları, hariciyecileri, kaymakamları, valileri, polisleri, pilotları, askerleri hep onlar eğitip öğretip topluma kazandırırlar. Öğretmen toplumun; “Şefkatiyle anası, disipliniyle babasıdır.” Öğretmen için okul dört duvardan ibaret değildir. Öğrencisiz okul öğretmenler için zindandır. Sonra; uzaktan öğretim meselesi öyle yatarak çözümlenebilecek bir konu hiç değildir. Bu konuya sayın Nagehan Alçı’nın değerlendirmesine içerleyen bir öğretmen şöyle tepki gösteriyor; “Hayatında kaç defa online ders yaptın? Kaç defa öğrencini derse girdirmek için bin bir türlü dil döktün? Elinin yetmediği, gözünün görmediği öğrenciye ulaşmaya çalıştın? Rica ediyorum ağzı olan herkes konuşmasın!”
+++
Bunun adı yargısız infazdır..
Sorun öğretmenlere bakalım kaç tanesi okula gitmeden uzaktan öğretim modeli ile öğrencisiyle buluşmaktan mutludur? Ben biliyorum ki istisnalar hariç hiçbir öğretmen bu durumdan mutlu değil. Öğretmenliğin temelinde göz teması vardır, duygu vardır ve en önemlisi davranışlar ile eğitim vardır. Bütün bunları bir kenara bırakıp, özrü kabahatinden büyük bir değerlendirme ile “Öğretmenler de öğrenciler de okulsuzluğa, rahata alıştı sanki…” sözleri yargısız infaz değil midir? “Söz sizin ağzınızdan çıkana kadar sizin, ağzınızdan çıktıktan sonra siz söylediğiniz sözün esiri olursunuz” özdeyişi burada da tam olarak, “maksadını aşan sözler için özür” dilenmesini gerektiriyor… Ha bir de bazı çevrelerin gündeme getirdiği maaş meselesi var. Bunu da iki maddede değerlendireyim. Birincisi, “Bilgi asla hiçbir para ile ölçülmez!” İkincisi, “Öğretmenlerimizin en kıdemlilerinin aldığı maaşlar bile sadece AB ülkelerindeki meslektaşlarının aldığı maaşların yarısı kadar bile değildir!”