Kimse karnından konuşmasın!

“İçimden yüzüne karşı ağzıma geleni söyledim!” diye espritüel bir söz vardır ya… Tıpkı onun gibi bir şey… Bazıları Eskişehirspor’da işlerin iyi gitmediğini gerekçe göstererek alttan alta “olağanüstü kongre çağrısını” dillendiriyorlar. Kim bunlar derseniz, ne isimleri var, nede cisimleri ortada..  Ama o ismi ve cismi olmayanlar “Mustafa Akgören yönetimi bu işleri beceremedi. Bizim Eskişehirspor ile ilgili kaynaklarımız şunlar, kulübü içine düştüğü durumdan şöyle çıkaracağız” deme cesaretini gösteremedikleri gibi “Bir kongre ateşi yakalım, altına da odunu dolduralım da ne olursa olsun!” anlayışı içerisindeler. Mustafa Akgören’ i kişisel olarak sadece tribünlerde gördüm. Bir kere bile oturup çay içmişliğimiz yarenlik etmişliğimiz yoktur. Kulüp başkanı olduktan sonra da oturup konuşmadım. Ancak göreve talip olup, kongrede  “marulculara” meydanı bırakmadı. Doğru ya da yanlış göreve geldikten sonra kulübün iki yakasını bir araya getirmek için büyük uğraşlar verdiler. Onların döneminde, “tesislerde yemek çıkmıyor, elektrikler kesik, sular akmıyor” mazeretlerini, sızlanmalarını hiç duymadık. Onlar göreve geldikten sonra yaşanan onca sıkıntıya rağmen, genç kadro ile sanki şampiyonluk mücadelesi verilecekmiş gibi dimdik durdular…

+++

Tahtayı onlar mı kapattı?

Akgören ve arkadaşları göreve geldiklerinde o günkü kurla 200 milyon TL’yi aşkın borç ve sayısı dahi bilinemeyen dosyalar yüzünden transfer tahtası kapalı, elde alt yapıdan gençler ile ligde mücadele etmek zorunda kalan kadro, bir kuruş geliri olmayan kulüp kalmıştı. Akgören ve arkadaşları göreve geldikleri zaman zaten takım çoktan zihinlerde küme düşmüş, “kapısına kilit vurulsun” diyenlerin hiçte az olmadığı kamuoyu algısı vardı. Kulübün ayakta kalmasını, yaşatılmasını sadece tribünler ve tribünden gelen genç kuşak yöneticiler dışında isteyenler “el kaldırsın” denilse sizce tablo nasıl olurdu? Yine tekrar edeyim “Mustafa Akgören ve yönetimdekilerin hiç birisi benim babamın oğlu değil!”  Eğer işler yolunda gitseydi bugünkü yönetimde yer alan isimlerin her biri tribünde keyifle localarda çaylarını kahvelerini yudumlayarak, çekirdek çitleyip maçları seyretmeyi tercih ederlerdi emin olun…

+++

Tribünün yaktığı “kurtuluş ateşi” ile başladı…

Gemi su almaya başladığında kayıplara karışmaya başlayanların aksine ilk olarak taraftarlar bir araya gelip “kurtuluş ateşi” yaktı. Sonra takım küme düşünce bu defada “diriliş ateşi” yakıldı. Öyle ya da böyle bugünlere gelindi. Ortada çok parlak bir tablo olmadığı açık. Durum vahim… 28 haftadır bu takım 3 puana hasret… Taraftar haklı olarak isyan ediyor. Ancak eldeki mevcut kadro ile sahada her şeye rağmen bir “onur mücadelesi” veriliyor. Bu arada alttan alta “olağanüstü kongre çağrıları” yapanlara başkan Mustafa Akgören, “Güven tazelemek için kongre kararı almam. Kongre kararı alırsak bunu başarısızlık gerekçesiyle alırım ve bir daha yönetime talip olmam. Play-off’ a giden bir takımı alıp küme düşürmedik. Eğer liste hazırlığında olanlar varsa benimle iletişime geçebilirler” diyor. Tespitler doğru.. Gerçekten çok orijinal projeleri olan takımı küme düşmekten kurtaracak sihirli formülü olanlar, transfer tahtasını açabilecek, borçları ödeyebilecek birileri varsa “Akgören ve arkadaşları olağanüstü kongre kararı almıyorsa” o zaman durum farklı. Ancak birileri “karnından konuşmakla yetinmiyor” üstüne üstlük bir de “suyu bulandırıyor!”