13/01/2021 13:40 00/00/0000 00:00
Metin Feyzioğlu
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile hukuk camiasının pandemi sürecindeki durumunu konuşurken, kendisine merak ettiğimiz bazı soruları ilettik. Samimi ve açıklayıcı cevapları için Sayın Feyzioğlu'na teşekkür ediyor bir an önce sorularımıza geçmek istiyorum.
Sayın Feyzioğlu öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Ülkemiz gerçekten ciddi bir sınavdan geçiyor. Hukuk camiası bu dönemi nasıl atlatıyor? Genel ekonomik yapı içinde nispeten daha mı rahatlar? Yoksa dışı bizi içi sizi mi yakıyor?
İlginiz için ben teşekkür ederim. Sizin şahsınızda tüm Frigya Haber çalışanlarını ve okurlarını selamlıyorum. Sorunuza gelince… Türkiye’de yargının üç kurucu unsurundan biri olan savunmanın temsilcisi avukatların çok büyük ekonomik sorunları var. Öte yandan yargının diğer kurucu unsurunu temsil eden hakim ve savcıların ekonomik güvencesine sahip olmayan meslektaşlarımız Covid-19 salgınından da en fazla etkilenen meslek gruplarından biri oldu.
Toplam avukat sayısının yaklaşık olarak yarısını, 5 yıl altında kıdemi bulunan genç meslektaşlarımız oluşturuyor. Bugün serbest çalışıp asgari ücretin altında aylarca kazanamayan meslektaşlarımız var. En önemli geçim kaynakları CMK avukatlığı olarak tabir ettiğimiz görevlendirmeler. Bir ceza davasına CMK'den, yani baro tarafından avukatı olmadığı için atanan bir avukatın 2020 senesi için önce ceza mahkemesinde, sonra istinafta, sonra olursa temyizde toplam alacağı ücret KDV dahil 713 TL. Bunun üzerinden ayrıca gelir vergisi verecek. Bununla geçim falan olmaz. 2021’de %20 artış sağladık ama yetmiyor. KDV’nin %1’e çekilmesi çözüm olabilir. Öte yandan mesleğe yıllarca emek veren emeklilerimize 2 bin lira civarında maaş bağlanıyor. Kamuda çalışan meslektaşlarımız ise ek gösterge için bekliyorlar.
Dolayısıyla, meslektaşlarımızın yaşadığı sorunlar, içiyle de dışıyla da benim yüreğimi yakıyor. Biz de sorunları tespit etmekle, sorunlara işaret etmekle kalmıyoruz. Her sorun için pratik, uygulanabilir akılcı çözümler getiriyoruz. Kendi yetki alanımızda olanları hızla hayata geçirirken, diğerlerini yasama ve yürütme makamlarına taşıyoruz.
Nitekim Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin hayata geçmesi için biz avukatlar lokomotif olduk. Türkiye Barolar Birliği olarak bugüne kadar gerçekleştirilen yargı reformu çalışmalarına bizzat katılarak meslektaşlarımız ve mesleğimiz adına olduğu kadar hukuk devleti adına da pek çok kazanım elde ettik.
Çok sayıda kazanımdan biri düşünce açıklaması içeren suç tiplerinde verilen mahkûmiyet hükümlerinin, cezanın miktarına bakılmaksızın istinaf sonrası temyiz kanun yoluna da tabi kılınması olmuştur. Avukatların görev suçlarında ise ceza miktarı ne olursa olsun temyiz yolunun açılmasını sağladık.
Yine ilk yargı reformu paketi çerçevesinde meslektaşlarımız açısından elde edilen önemli kazanımlardan biri, toplam dava sayısının yaklaşık yarısına tekabül eden belli avukatlık hizmeti kalemlerinde KDV’nin yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmesi olmuştur. Öte yandan seri muhakeme kurumunun getirilerek müdafiin zorunlu tutulması avukatlara yeni iş ve istihdam kapısı açmıştır.
Sadece birkaç örneğini verdiğim bu değişiklikler, yalnızca avukatların kazanımları olarak algılanmamalıdır. Bu değişiklikler doğrudan doğruya vatandaşlarımızın adalete erişimine, makul sürede yargılanma haklarına katkı sağlayacak değişikliklerdir. Şimdi yeni adımları atmak için aynı gayretle çalışıyoruz. Ömrümüz yettiğince, her bir sorunu çözme idealiyle çalışmaya devam edeceğiz.
Öte yandan Türkiye Barolar Birliği’nin bünyesinde, meslektaşlarımızın katkılarıyla oluşturulan Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu (SYDF) aracılığıyla, eşsiz bir sosyal yardım sistemimiz var.
Avukat ve stajyer avukatların baroya kayıtlı olması dışında hiçbir şarta bağlı olmadan, avukat eş ve çocuklarının ise yıllık cüz’i bir katkı payı ile faydalandıkları bu sistem sayesinde, Türkiye’de hiçbir meslektaşımız hastalıkta, yaşlılıkta, iş görmezlikte, afette, cenazede yalnız değildir. Vefat eden meslektaşlarımızın geride kalan öksüz ve yetim çocukları kimsesiz değildir.
Pandemi şartlarında, meslektaşlarımızın maddi endişe yaşamadan tedavisini sağlayan bu sistemle, son olarak İzmir depreminde büroları hasara uğradığı için geçici iş göremezlik durumuna giren 1221 meslektaşımıza toplam 6.105.000 TL olağanüstü yardım yapılmıştır. Ayrıca bilgisayarlar ve yazıcılarla donatılmış 14 adet konteynırdan oluşan TBB Mobil Ofis ve Hizmet Merkezi elektrik ve internet bağlantıları tamamlanarak hizmete sokulmuştur.
Bu dönemde hukuk sistemi sağlıklı olarak işleyebiliyor mu? Teknolojiyi yeteri kadar kullanabiliyor mu avukatlar?
Biz Türkiye Barolar Birliği olarak salgının ilk gününden itibaren hem vatandaşlarımızın hem de meslektaşlarımızın mağdur olmamaları, hak kayıplarına uğramamaları için hızla kararlar aldık. Kendi yetkimizde olanları karara bağlayıp hayata geçirirken, yasama ve yürütmenin yetkisinde olan konuları da başta Sayın Adalet Bakanı olmak üzere ilgili makamlara taşıdık.
Öte yandan adliyelerin iş yükü malumunuz. Elbette zaten pek çok sorunu bulunan hukuk sistemimizin böyle olağanüstü bir dönemde yüzde yüz sağlıklı işlediğini söylemek doğru olmaz. Ancak sağlıklı işlemesi için elimizden geleni yapıyoruz.
Hayatlarımızı derinden etkileyen Covid-19 salgını sürecinde, dünya genelinde en büyük görev teknolojiye düştü. Teknolojinin imkânlarıyla yaratılan akılcı çözümlere bu salgından sonra da ihtiyaç olacak.
Artık ezberlerin bozulduğu bir dönemdeyiz. Sürekli öğrenmek ve öğrendiklerimizi de sürekli güncellemek zorundayız. Avukatlık mesleğinde yaş ortalaması düşük olduğu için meslektaşlarımız çabuk uyum sağladı. Biz de Türkiye Barolar Birliği olarak daha önce yüz yüze vermiş olduğumuz meslek içi ve staj eğitimlerimizi yeni duruma hızla uyum sağlayarak dijital olarak vermeye başladık.
Daha önce meslektaşlarımıza ve yargı sürecine sunacağı fırsatlar pek de anlaşılamayan e-duruşma sisteminin önemi de bu süreçte ortaya çıktı. Bu sistem de hem avukatın ve müvekkilin mali yükünü azaltacak hem de yargının hızlanması ve makul bir sürede sonuçlanmasına önemli bir katkı sağlayacaktır.
Toplumda son dönem yapılan araştırmalarla hukuka güvende ciddi düşüş yaşandığını görüyoruz. Bu noktada hukuk ve hukuk insanı yetiştiren eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda düşüncelerinizi sık sık dile getiriyorsunuz. Peki sizce hukuka güvenin sarsılmasında hedefe konan hakimler dışında avukatların da bir etkisi var mı?
Maalesef toplumun hukuka olan güven duygusunda gerileme olduğu doğru. Bizim yurtta barışı sağlamamızın yolu, vatandaşlarımızı adalet paydasında kucaklayabilmek ve onlara, ‘ben adil bir toplumda yaşıyorum, adil bir devletim var, hakkıma eninde sonunda muhakkak ulaşırım’ dedirtebilmek.
Bunu da yapacak olan hukuk devletinin gelişmişliğidir, sağlam temeller üzerine kurulmuş ve yükselmiş olmasıdır. Yargıda mevzuattan kaynaklanan eksiklikleri ve hataları diyalogla çözebileceğimize inanıyorum. Son olarak, yeni dönemde gerçekleşmesini dilediğimiz reformlarla ilgili olarak barolarımızın ve meslektaşlarımızın da görüşlerini alarak oluşturduğumuz 28 maddelik öneri metnimizi Sayın Adalet Bakanı’na sunduk, kamuoyuna da açıkladık.
Ancak altını çizmek istediğim bir başka konu var. Dünyanın en iyi anayasasına, yasalarına, yönetmeliklerine de sahip olsanız adaleti gerçekleştirecek olan uygulayıcılardır. Yani hakimler, savcılar ve avukatlardır. Öyleyse liyakat ve ehliyeti yargı uygulayıcılarından başlayarak hayata geçirmeliyiz.
Bildiğiniz gibi 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yargıda 4 bin hakim ve savcı tasfiye edildi. Kalan tecrübeli hukukçular da o süreçte kurulan istinaf mahkemelerine tayin edildi. Sonuç olarak ilk derece mahkemeleri tecrübesi olmayan hakim ve savcılara kaldı. Üzülerek şu gerçeği söylemek zorundayım. Bizim ilk derece mahkemelerindeki hâkim ve savcılarımızın ortalama kıdemi 2,5’dır. Bu çok ciddi bir sorun.
Öte yandan Türkiye’de ihtiyacın çok üzerinde hukuk fakülteleri açıldı. Bu fakültelerin bir kısımda nitelikli hukuk eğitimi verilemiyor. Dolayısıyla her yıl hukuk fakültelerinden mezun olan sisteme giriyor. Bunun hem avukatlık mesleğinin niteliği hem de ekonomik kazançlar bakımından olumsuz sonuçları var. Bu konuda önemli adımlar atıldı. Yargı Reformu ile hukuk fakültelerine girişte aranan baraj puanın yükseltilmesi ve hukuk mesleklerine giriş sınavının gelmesi, mesleğimiz için hayati kazanç olmuştur. Bu noktada Anayasal bir kurum olan Kamu Denetçiliği’nin hukuk devleti adına önemli kararlar aldığını ve olumlu etki yarattığını ifade etmeliyim.
Siz kamu yararını gözetmekle yükümlü, ciddi bir kurumun başkanısınız. Ülkenin hem siyasi hem de halkın gündemine herhangi bir insandan daha çok temas halindesiniz. Siz ülkemizin geleceğine nasıl bakıyorsunuz? Dünyada değişen dengelerde kendimize doğru bir konum seçebilecek miyiz?
Türkiye’nin sorunları hiçbirimizi umutsuzluğa düşürecek sorunlar değil, bu ülkenin nasıl kurulduğu ve milletimizin bin yıllar içerisinde hangi büyük başarıları sağladığını eğer bilirsek umutsuzluğa düşmeyi asla içimize sindiremeyiz.
Milli birlik ve beraberliğimizi korumanın vazgeçilmez şartı, milletimizi hukuk paydasında kucaklaştırmaktır. Seksen üç milyon vatandaşımızın her birinin kendini milletin asli ve kurucu unsuru olarak kabul etmesi ancak böyle mümkün olabilir. Türkiye aynı zamanda bir sosyal devlettir, fırsat eşitliğini sağlamak zorundadır ve dezavantajlı gruplarını da korumakla mükelleftir.
Hukuk devleti, ekonomik kalkınma ve refah toplumu için zorunlu görülür, sebebi de şudur; hukuk devleti olmayan toplumlarda yükselmek, geleceğini güvence altına almak, layık olanın layık olduğu göreve gelmesi, emanetin ehline verilmesini başarmak son derece zordur. Hukuk devleti olmayan toplumlar, kaçınılmaz olarak zaman içerisinde geriye giderler, değerlerini yeteri kadar kullanamazlar ve bir gün sömürü haline gelirler.
İşte bunun için, adil yargılanma hakkını ve bu hakkın temelinde yer alan bağımsız ve etkili savunmayı göz bebeğimiz gibi korumak zorundayız. Türkiye’de el birliğiyle her zorluğun üstesinden geleceğimize ve dünya sıralamasında hak ettiğimiz yere ulaşacağımıza içtenlikle inanıyorum.
Umarız bu pandemi dönemi bir an önce sona erer. Samimi cevaplarınız için tekrar teşekkür ediyor ve iyi çalışmalar diliyoruz.
Ben de sizin şahsınızda zor şartlarda halkı bilgilendirmek için çalışan tüm basın emekçilerine ve Frigya Haber’e teşekkür ediyorum, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.