23/03/2021 11:20 00/00/0000 00:00
Aygül Rustamova
Psikolog Aygül Rustamova son zamanlarda hayattaki şansımın ne kadar yüksek olduğuna tekrar tekrar inandıran bir isim oldu benim için. Tanışma vesilemiz bir sosyal medya platformuydu ama kısa sürede yaptığımız işler sınır ötesi oldu. Tanıştıktan birkaç hafta sonra uluslararası bir konferansın içinde bulduk kendimizi ve muazzam bir işe imza attık kendimizce.
Diğer konuşmacıların Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Azerbaycan Barolar Birliği Başkanı Anar Bağırov, Psikiyatrist Dr. Gönül Erdal Dağıstanlı gibi önemli isimler olduğu “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Hukuk ve Psikolojinin Yeri” isimli konferansı alnımızın akıyla tamamladık.
Mevcut gündemin İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma olduğu bu trajik günlerde kadına yönelik şiddetin, fiziksel bir yanla sınırlandırılmaması gerektiğinin altını çize çize kalemin ucunu tükettik. Bakın modern kadın dediğimiz grubun bile başına neler geliyor. Hakkımızı konferanslarda, bilim insanlarının iki dudağının arasında aramak hoşumuza mı gidiyor sanıyorsunuz? Yoksa bu devirde hala hak arar konumda olmaktan yana rahatsız mıyız?
Aygül hanıma tek bir soru sordum, bu konuda bilimsel verilerden ziyade kişisel gözlemini de görmek, okumak istedim.
Bu haftanın konusu kanayan yaramız Kadına Yönelik Şiddet. Dilerim artık bu konuyla ilgili yazacak gündemlere tanık olmayız. İyi okumalar.
Deniz Dinçer: İş hayatında karşılaşılan cam tavan sendromunun birey psikolojisinde karşılığı nedir?
Psk. Aygül Rustamova: David J. Schwartzun Pireler üzerindeki deneyi bizi nerelere getirdi cam tavan sendromundan öğrenilmiş çaresizliğe kadar evrildik. Birey psikolojisini çok güzel anlatan öğrenilmiş çaresizlik insanın kendi limitlerini hep camla tavan arasında bitirdiğini gösteriyor. Hele ki, sen kadınsan, buna o kadar maruz kalıyorsun ki, bir de bakıyorsun kendi benliğinle elvedalaşmışsın. Sen sen olmaktan çıkıp da, başkaları olmuşsun. Sonunda özgüvenini ve inancını kendini tavana çarpa çarpa kaybetmişsin.
Bir insanın potansiyelini konumlandırdığı nokta, bir başka deyişle hayallerinin uzandığı en üst sınır, onun cam tavanı değil midir?
Her insanın cam tavanının konumu hayattaki tecrübelerinden, öğrendiklerinden ve kişiliğinden süzülerek oluşur, peki bunu kim söylüyor bize, elalem. Bir eylemi başarmak için çabalasanız da amacınıza ulaşamayacağınızı düşünürseniz, defalarca çabalamaktan vazgeçersiniz. Bu vazgeçiş, öğrenilmiş çaresizliğin ve birçok hayalin başarıya ulaşmamasının temel nedenidir. Aslında her bitişi bir vazgeçiş getirmiyor mu insan hayatına?
Tavanı başkaları verirken kadına, o kadar uyum sağlıyor ki bu duruma sanıyorsun o tavanla beraber doğdu.
Çocukluk döneminden gelen özbenlik algısı insanın kendi gayesinden önce annesinden geliyor, A.Adler diyor ki, “Çocuk dünyaya gelirken, hiçlik içinde geliyor, etraf anne baba onu kendi ediyor”. Ne kadar da haklı, annemiz bize nefes verirken babamız bize hayat veriyor aslında. Bir hayat kurulabilir kendi başına ama nefes yoksa o hayat da yok değil midir? Kendi benliğimizi daha bulmamışken annemizin egosu ile biz oluyoruz, ilk önceler taşıdığımız annemizin egosu. Bize o öğretiyor egoyu, özgüveni. Öğrenilmiş çaresizlik, psikolojik şiddetin en üst seviyesidir. Psikolojik şiddeti gözle göremiyoruz, elle tutamıyoruz ama hissediyoruz. Hissetmek bazen bizi o kadar yoruyor ki, bizi neyin yorduğunu bile anlamıyoruz. Öğrenilmiş çaresizlik kadında özgüveni parçalıyor, özgüven parçalandığı zaman öz nezaket yok oluyor ve netice itibari ile öz şefkati kaybediyor ve anda kalamıyor.
Atalet de bunun bir parçası haline geliyor. İnsanı en çok yoran psikolojik şiddeti hissettiğiniz zaman, durdumak için gereken çaba çabaların en değerlisidir.
Şiddeti gözlemlemek isterseniz ve akademik bir yerden okumak isterseniz, bunu ölçmek için Kadına Psikolojik Kötü Muamele Envanteri (KPKME). Tolman (1989) tarafından geliştirilen KPKME 58 maddeden oluşan maddeleri cevaplandırarak sonuca ulaşabilirsiniz. Derhal bununla ilgili kendi yakınlarınıza bildirmeli onlarla irtibat halinde olup kendinizi topluma katmalı ve terapi sürecinden geçerek sizi yoran bu durumla yüzleşmelisiniz daha sağlıklı atlatabilmek için. Psikolojik şiddet neden çok acıtır biliyor musunuz? Psikolojik şiddet ruhun kanamasıdır çünkü, fiziksel şiddetse cismin. Ruhun kanadığı zaman kanın yeri belli değildir sadece gittikçe artan acı ve duraksamadan akan bir kan vardır. O sebeple kendi benliğinle bütün olarak kendini yeniden yaratan bir kadın olabilmek ve kendi tavanını üstü açık oda haline getirmek gerekiyor.
Tüm bu verilerden sonra hep şunu söylüyorum, bir insan hele kadınsa, aynı anda hem zarif hem güçlü durabilen bir varlıksa her zaman değer yargılarının yaratıcısı ve taşıyıcısıdır, çünkü öz değerinizi kimse sizden alamaz...