EYT'de FETÖ çıkmazı

Son günlerde Emeklilikte Yaşa Takılanlarla ilgili MHP nin verdiği kanun teklifinin arkasında kim? KİMLER? HANGİ AMAÇLA? Neyi?  planladıkları konusundaki kuşkularımız üzerine yaptığımız araştırmalarda hiçte azımsanmayacak sonuçlara ulaştık..
Neydi bu haklı sebepler…

Malum dışa bağımlı enflasyon üzerine kurgulu ekonomi ve popüler siyasetin elinde işleyemez hale gelen SOSYAL DEVLET/SOSYAL GÜVENLİK anlayışı BORÇ ve ENKAZ bırakarak gelecek nesillerin varlığını tehdit eder hale geldi. Sonradan yapılan zorunlu düzenlemelerle bu açıkları kapatmak haliyle İKTİRAR partisinin önemli gündemleri arasındaydı.. öyle de oldu;  yeni bir sistem inşaa edilirken geçmişteki hatalar raflara atıldı.

Eğitim ve Öğretimin 25-28 yaşına kadar sürdüğü ülkemizde, bu yaş yüksek lisans, doktora vs. ile 35 yaşa kadar devam etmekte. KPSS, yerleştirme, atanma derken özellikle kamuda çalışanların göreve başlama yaşı yine 25-30 yaş aralığında dolaşmakta. Çalışma süresinin kısalığı karşısında teklifi veren milletvekilleri bile durumu yadırgamakta, ancak; diyerek geçici bir ara çözüm bulalım. Bu iş kapansın hesabı güdülmekte.

AMAÇ GERÇEKTEN MAĞDURİYET Mİ?

Sosyal Güvenlik Sistemindeki yıpranma, gece çalışma, riskli çalışma, çocuk sayısı gibi birçok etkenin katsayı oluşturmasının emeklilik süresine etki ettiği gerçeği göz önüne alındığında tam VERİMLİ OLMA YAŞI OLAN 35-50 YAŞ aralığındaki 15 yıllık sürenin EKONOMİYE getireceği değeri de gözden kaçırarak bunu yarı yarıya kısaltmanın EMEKLİLİK FONU üzerindeki etkileriyle birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık 750 milyon liralık bir ek maliyet ortaya çıkarmakta ve Dünya ortalamışının çok çok altında BİR YAŞ ORTALAMASI ile haklı TEPKİLERE neden olmakta.
38-40 yaşında emekli olma hayali…

PEKİ SORUN SAADECE EKONOMİK BİR MESELE Mİ?

Konunun ekonomik veya hak kaybı olarak lanse edilmesinin realist bir gerekçe olmadığı açık ve net olarak bilinmelidir. Zira emekli olan Öğretmen, Polis, Asker başta olmak üzere birçok alanda emekli olanların büyük bir çoğunluğu memuriyetten sonra TİCARETE atılarak ÇALIŞMAYA devam ettiklerini görüyoruz. Yani emekli olunca evde oturma gibi bir hayat tarzı ancak 65 li yaşlardan sonra başlamakta… Bunun sebebi de tüketim toplumu olmamız ve kazanmadan harcama yapmaya olan eğilimlerimiz nedeniyle daha çok çalışmak zorunda kalıyor olmamız..

EYT mağdurlarının 1999 öncesi atanma ve emeklilik şartlarını öne sürmeleri dışında hiçbir haklı nedenleri yok...

ASIL AMAÇ VE ISRARIN ARKASINDAKİ GERÇEK SEBEB NE?

MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta da fanatik EYT savunucularından. Partisinin tutumu ve ittifak yaptığı partinin söylemlerini tersyüz edip MİLLETVEKİLLİĞİNİ riske ederek, partiden İHRAÇ edilmeyi göze alacak kadar bu işin arkasından gitmesinin farklı(!) sebepleri mi vardı..
Sayın Vekil; "Ben bu insanların bunu hak ettiğine inanıyorum"

Düzenli bir şekilde prim ödemiş ve belli bir yaşa gelmiş kişilerin mağdur edilmemesi gerektiğini vurgulayarak “Sosyal Güvenlik sitemimiz, çok açık veren bir sistem. Dolayısıyla normal şartlarda çok dikkatli olmamız lazım. MHP olarak hep bu dikkat ve özen içerisinde hareket ediyoruz.” Derken de yaşadığı çelişkiyi dile getirmişti.

"Yaşa takılanlar için bir miktar rahatlama yapılabilir"

Emeklilik için makul bir sürenin hesaplanması gerektiğinin altını çizen Usta, bir diğer açıklamasında: “38 yaşında emekliliğin de olmaması lazım. O, Türkiye’yi eskiye götürmek olur. Orada makul bir süre makul bir yaş belirlenebilir. Şu andaki ortalama emekli yaşı baz alınarak bir çalışma yapılabilir. Yoksa çok erken yaşta bir emekliliğin de bu ülkeye bir faydası yok. Avrupa’da insanlar yaşlanınca da harıl harıl çalışıyor. Emekliliğin makul bir yaşta olması lazım, çok erken bir yaşta veya çok geç bir yaşta olmaması lazım. Bu sorun çözülmeli ancak eskiden olduğu gibi 40 yaşına kadar emekliliğin çekilmesi söz konusu değildir.” Demesinin arkasında okunan gerçek şuydu; BİRİLERİ(!) BU KANUNUN ÇIKMASINI İSTİYOR olabilir miydi?.

EYT mağdurları olduklarını iddia ederek sosyal medya üzerinden örgütlenen binlerce kişinin profil ve sosyal paylaşımları üzerinde yaptığımız çalışmalarda ortaya çok farklı veriler çıktı. 

EYT Mağduru olarak paylaşım yapanların bir kısmı isimlerinin başında T.C. ibaresi ile “ANTİ ERDOĞAN” tavır içinde oldukları göze çarpan ilk detay…
YA SONRA!!!

Sonraki detaylar daha radikal…  Paylaşım yapan profillerin büyük bir çoğunluğu Cumhur ittifakı ve AK Parti politikalarına karşı açıktan tepki koyan, eleştiren, kabul etmeyen, hatta bu hususta ağır hakaretlere kadar “SİYASİ FANATİK” tavır alan kişiler…

Bu hesaplarda 15 TEMMUZ DARBE teşebbüsünde nasıl bir tavır alınmıştı? 

Kimilerine göre yaklaşık 6 milyon EYT li mağdur var..  Ancak sosyal medyada organize olmuş özellikle 3 büyük ilde birlikte hareket edemeyen bu kitle 120 bin hesap üzerinden paylaşımlarda bulunuyor. Bu hesaplarda…  DARBECİLERİN DESTEKLENİR bulunması EYT mağdurlarının yada EYT MAĞDURLARI söylemi adı altında birilerinin SİYASİ HESAPLAR yaptığı şüphelerimizi iyice pekiştirdi..

DARBE SONRASI ARTAN EYT SAYISI NEYİ İFADE EDİYOR?

15 Temmuz DARBE teşebbüsünün bertaraf edilmesi sonrası EYT mağdurlarının sayısı hızlıca artış gösterdi. Bunun arkasında DEVLETİ ARINDIRMA operasyonları çerçevesinde DARBEDE aktif GÖREV alan binlerce FETÖ MENSUBUNUN görevlerine son verilmesi oldu. Emeklilik haklarının henüz sürüncemede bırakılan bu kişilerin de EYT mağdurları saflarında yer aldı. 

FETÖ, DEVLET daha kendine gelmeden DARBE KADROSUNDA görev almış kişileri hızlıca EMEKLİ ederek onları SOSYAL GÜVENLİK ZIRHINA kavuşturmayı planladı… ancak bu plan ellerinde patladı..Her ne kadar DARBE KADROSU birçoğu yaş haddine gelmiş “gözden çıkarılabilecek” sıfatına sahip kişiler olsa da; yapılan operasyonlar binlerce FETÖ mensubunu DEVLET ZIRHINDAN mahrum bıraktı.  Gerek İKTİDAR, gerekse MUHALEFET ve özellikle YURT DIŞINDAN istediği desteği sahada göremedikleri için en kestirme yol olarak “MAĞDURİYET” rolü ile kaybedilmiş hakları elde etmenin bir yolu olarak sayıca çok az olan EYT Mağdurlarını kullanarak kendi mağduriyetlerini gidermek istedikleri kanaati  oldukça güçlü verilere dayanıyor..

Uzun süren mahkeme süreçleri, soruşturmaların bilerek sürüncemede bırakılmasıyla 3/2 AYLIK alma STRATEJİLERİ kısa süreli işe yarasa da süreç içerisinde NAKİT PARALARIN YURT DIŞINA KAÇIRILMASI nedeniyle ekonomik sorunların baş göstermesi, bunun “İTİRAFÇI” sayısını arttırması endişesi karşısında danışman, dernek vs. lerin “oy çekincesi” kılıfı altında MHP bünyesinde bu düzenlemeyi meclise kadar getirip hatta cumhur ittifakının çatlamasına bahane olacak kadar ileriye götürmelerinin arkasında yine FETÖ GERÇEĞİ olduğu görülmekte…
Devlet aklının da bunu gördüğü muhakkak…

PARALAR YURT DIŞINA, GAYRİMENKULLER EŞ-DOST- AKRABAYA…

Mağdur edebiyatı yapan FETÖ mensuplarının AKTİF ÇALIŞAN ABİLERİ vasıtasıyla OPERASYONLARI önceden haber alarak banka hesaplarını boşalttıkları, ev ve arabalarını anlaşmalı satış gösterdikleri en sık uyguladıkları TAKTİK olmuştu…

Nakit para akışı aksayan ÖRGÜT açıktan yapmadığı ödemeler nedeniyle ortaya çıkan HOŞNUTSUZLUĞUN bir şekilde EYT mağdurları gibi DEVLETİN üzerine atarak KİTLEYİ DİRİ TUTMAYA çalıştığı yine tespit ettiğimiz hususlar arasında.…

Mağdur kitle söylemiyle “MÜMKÜN OLMAYAN BİR DÜZENLEME”  beklentisiyle CUMHUR İTTİFAKINI yıpratmanın PLANLANDIĞI,  bu amaçla özellikle SEÇİM sürecinde sürekli gündemde olacaktır..

Yani EYT linin mağdur olup olmaması kimsenin umurunda değil.. her güç kendi hesabını yapıyor…
EYT li olduğunu iddia edenlerin ülkenin EKONOMİK ve SİYASİ gerçeğini kabul etmeleri, buna göre yaşamlarını planlamaları daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.  2019 bütçesinde kısıtlamamalara gidilmesini de göz önüne aldığımızda EYT bağlamında bir düzenlemenin imkânsız olduğunu söylemek yerinde bir tespit olacaktır. Yani…

“EYT yoksa OY yok sloganı” bir çözüm olmayacaktır..