Batan geminin parlayan yıldızları…

Eskişehirspor’da ekonomik tabloyu başkan Mustafa Akgören; “Benim düşüncemi herkes biliyor aslında. Bu transfer yasağını açmalı mıyız? Bu çok göreceli bir kavram. Çok zor bir işi başarmak üzeriyiz. Az bir iş kaldı. Transfer yasağını kaldırarak imkansızı başarmak istiyoruz. Tabii bunları parayla halledemiyoruz. Biliyorsunuz parayla bunun halledilmesi için 10-15 milyon liraya ihtiyacınız var. Böyle bir para yok” diye özetliyor… Eskişehirspor’daki tablonun ne olduğunu artık “Sağır Sultan bile öğrendi!” Ancak birileri hala gerçekleri kabullenmekte zorlanıyor. Eskişehirspor’un sıkıntısı o kadar büyük ki “bugün transfer tahtasının açılması” gibi çok zor bir işi başarmak ancak güçlü bir bütünleşmenin sonucudur. Daha önce bu konuyu yazdım, yönetim bu işi başarırsa tarihe geçer, başaramazsa da biz onların emeklerini alkışlarız. Benim asıl dikkat çekmek istediğim şey bu kadar zorluklar ile mücadele eden bir kulübün sahada mücadele eden ikiden fazla futbolcusuna birden fazla kulübün transfer etmek istemesidir. Yani bizim topraklar hala çok verimli. Birileri Eskişehirspor’u “batan gemi” olarak nitelendirme hadsizliğine düşse de bizim hala “parlayan yıldızlarımız” varsa şehrin dinamiklerini harekete geçirecek kesimlere büyük sorumluluk düşüyor demektir.

+++

Maske mezarlıkları kuralım…

Covid-19 salgını sebebiyle birincil korunma araçları “maske, mesafe, temizlik” olarak biliniyor. Sadece bizde değil dünyanın hemen önde gelen her ülkesinde benzeri önlemler alınması için çok ciddi çağrılar oldu. Memnuniyetle görmek gerekir ki ülkemizde “maske, mesafe ve temizlik” ilkeleri üzerinde çok geniş bir konsensüs oluştu. Örneğin daha henüz okul çağında olmayan çocuklarımızın bile “keyifle maske taktıklarını” görmek bizi umutlandırıyor. Ancak her şeye rağmen sorumsuzluk derecesinde toplumun bir bölümünde direnç gösterenlerde var. Bu değerlendirmelerin dışında çok ciddi bir sorumsuzluğa da dikkat çekmek gerekiyor. Bu sorumsuzluğun adı özellikle toplu taşım duraklarında, AVM’lerin giriş çıkışlarında “maske çöplükleri” meselesidir. Halbuki “maske takmak” ne kadar önemliyse, maskelerin kullanıldıktan sonra, “izole edilip” belirlenen noktalarda toplanması için çaba göstermekte çok önemli. Maske mezarlıkları en az taşıyıcı ve bulaştırıcı kişiler kadar risk oluşturmaktadır.

+++

Sokağın ve siyasetin dili farklı…

Özellikle kendilerini “haber kanalı” olarak takdim eden ve niteleyen televizyon kanallarının “kadrolu tartışmacılarını” izlerken gerçekten “incir çekirdeğini” doldurmayan konuların ele alındığını görünce çok üzülüyorum… 
Tartışılan “siyasi konuların” halkın gerçek gündemiyle hiç alakalı olmadığını görmek mümkün.  Esnaf, tüccar, sanayici, ücretli kesim, işsiz ve sosyal yardımlar ile ayakta kalmaya çalışanlar, emekliler, öğretmenler, öğrenciler, sağlıkçılar, kamyoncu esnafı ve burada sayamadığımız pek çok kesim sıkıntılı. Bütün olan bitenlere kulaklarını tıkamış “tuzu kuru” kesimlerin hala saatlerce “havanda su dövmelerini” izlemek inanın insana acı veriyor. 
Peki, tartışmaların siyasetçi temsilcilerinin söyledikleri nedir? “Kim kimle ittifak yapıyor” ya da, “parlamenter sisteme mi dönelim, yeni sistemle devam mı edelim!” Bu tartışmalar toplumun hangi derdine merhem oluyor ki?